November 21, 2024

Seçtiklerimiz

Gone With The Wind Ekşi

Not: gone with the wind ekşi "En hasılat yapan film" unvanı nereden geliyor derseniz, kaynak. Havilland'a En İyi Kadın Oyuncu Oscar'ını kazandıran filmler, 1946 yapımı "To Each His Own" ve 1949 yapımı "The Heiress"tı.

Plakaya Yazilan-ceza Sorgulama

Casablanca projesi, warner brothers şirketinde yapımcı gone with the wind ekşi olarak çalışan hal wallis’in “everybody comes to rick’s” adlı bir senaryoyu 20 bin dolara alması ile başladı.

Ilk olarak kitabının son bölümünü yazmıştır mitchell; ilk bölüm ise 1935 yılında, yazdıklarını bastırmak için yayıncısıyla anlaşma imzaladığı sırada dahi henüz ortada yoktur. Tutucu olmayan bir zihin yapısının gone with the wind ekşi etkisi olmalı, margaret’in (ki scarlett karakterinin tüm vakarı, başına buyrukluğu ve tutkulu yapısıyla ona benzediğini iddia ederler) bir gün sekizinci, ertesi yirmi üçüncü bölümü yazdığı dahi vuku bulabilmiştir.

Yedi Bela Hüsnü

Hollywood'un altın çağından hayatta kalan son kadın yıldızlardan olarak görülen Olivia de Havilland 104 yaşında hayatını kaybetti. Margaret’in ilk zamanlar başlık olarak düşündüğü, scarlett’in eski adı olan pansy’dir (bu arada pansy’nin hem “hercai menekşe” anlamına geldiğini hem de bugün efemine delikanlılar, eşcinsel erkekler için kullanılan aşağılayıcı bir ifade olduğunu belirteyim); daha sonra ise “tote the weary load” ya da scarlett’in mektubundaki ünlü satırdan hareketle “tomorrow is another day” (yarın başka bir gündür) ya da “not in our stars” (bizim yıldızlarımızda değil) gibi bir dizi alternatif düşünülmüş, ama sonuçta mitchell en sevdiği şairlerden ernest dowson’un herhalde en ünlü şiiri olan ve sevgilisi cynara’dan ayrılmanın acısını varlığından bir türlü atamayışını anlattığı cynara’da (i have forgot much, cynara! gone with the wind/ flung roses, roses riotously with the throng/ dancing, to put thy pale, lost lilies out of mind/ but i was desolate and sick of an old passion/ yea, all the time, because the dance was long/ i have been faithful to thee, cynara! in my fashion) geçen “gone with wind” kalıbını, kalıbın vermeye muktedir olduğu o hareket ve geçicilik hissini kitabına uygun görmüştür.

Yodabet Casino

Vivien Leigh'e Oscar getiren 1951 yapımı "A Streetcar Named Desire" (İhtiras Tramvayı) adlı unutulmaz filmdeki Blanche DuBois rolü gone with the wind ekşi de önce Havilland'e teklif edilmiş ancak ünlü aktris bu rolü reddetmişti. Max steiner, filmin müziklerini yazan kişiydi. Max steiner, film çekimlerinin son günü, herkesin çok iyi bildiği, filmin en popüler şarkısı olan “as time goes by” şarkısından nefret ettiğini ve başka bir şarkı ile değiştirmek istediğini söyledi.

Filmini ilkokul sonlarında seyrettiğim, kitabını ortaokul başlarında okuduğum, ama hafızam patetik bir durumda olduğu için şimdi nerdeyse hiçbir şeyini hatırlamadığım, nihayetinde belli ki beni çok etkilememiş olan gone with the wind, margaret mitchell’ın 1926 yılında (demek ki yirmi altı yaşındayken) ayak bileğindeki bir zedelenme yüzünden aylarca evde oturmak zorunda kaldığı bir dönemde yazmaya başladığı ve düzensiz bir biçimde ilerleyerek on yıl içinde ancak tamamladığı romanıdır.

Günlük Yengeç

Başarılı sanatçı gone with the wind ekşi 1930 ve 1940'larda beyaz perdeye zarafetiyle damga vurmuştu.

İlk olarak bu filmle toplam beş kez Oscar'a aday gösterilen Havilland iki kez bu ödülü kazanmıştı. gone with the wind ekşi Olivia de Havilland.

Beyaz Perdeye Zerafetiyle Damga Vurdu

Ve kitap 1936 haziran’ında 3 dolar gibi bir fiyatla okuyucunun karşısına çıkar (oysa bugün o ilk baskıyı edinmek isteyenler en azından bir 1000 doları gözden çıkarmalıdırlar).

Diriliş Ertuğrul 30.bölüm Full Izle

Nasıl da ilginçtir ki, scarlett ismi romanımızın protagonistine ancak kitabın yazılması bittikten sonra; yayıncının, margaret’in önceden yazdığı hikayelerinden birindeki karakterden aldığı ve en azından on yıl süreyle içiçe yaşadığı pansy o’hara ismini beğenmemesi üzerine konmuştur. Hüzünlü olmuş olmalıdır bu değişiklik margaret için.

gone with the wind ekşi 1960'lı yıllardan bu yana Paris'te yaşayan Havilland, Hollywood'da oyuncuların daha iyi koşullarda sözleşmeler imzalamaları için verdiği mücadeleyle de biliniyordu. Film çekimi devam ettiği halde, film setine her gün yeni senaryo sayfaları gönderiliyordu. Filmin belirli bir sonu yoktu ve bu nedenle hal wallis, iki değişik son çekmeye karar verdi.

Kimsenin, ona ve filme inanmaması, her şeyin planlanmayan bir şekilde gitmesi, istediği yönetmene, aktriste sahip olamaması, senaryonun apar topar yazılması ve istenilen yazarların işi bitirmemesi, set içindeki engeller, bütçe yetersizliği gibi daha bir çok şey, hal wallis’in vizyonundan ve projeye olan inancından hiçbir şey kaybettirmedi.

Manşet Haber